BALİNALAR


BALİNALAR
Denizlerin karanlıklarında rahatlıkla yollarını bulan, sonar sistemi kullanarak avlanan, derinlerdeki basınca karşı korumalı gözlere sahip olan balinalar Allah'ın üstün yaratmasının delillerindendir.

BALİNALAR TATLI SU İHTİYAÇLARINI NASIL KARŞILAR?
Balinalar suda yaşamalarına karşın, ihtiyaç duydukları suyu denizin tuzlu suyundan karşılamazlar. Yaşamak için tatlı suya ihtiyaç duyarlar. Bu canlıların su ihtiyaçlarını nasıl karşıladıkları tam olarak bilinmemekle birlikte ihtiyaçlarının büyük kısmını, okyanustaki suya göre yüzde otuz kadar daha az tuz içeren diğer deniz canlılarını yiyerek giderdikleri düşünülmektedir. Tatlı suyun kıt bulunduğu bu ortamda canlının bedeninde suyun olabildiğince fazla korunması ve tüketimin olabildiğince az tutulması şeklinde kritik kısıtlamalar ortaya çıkmaktadır. Su miktarı balinalar için çok önemlidir ve bundan dolayı balinalar aynen develerde olduğu gibi terlemezler. Böbrekleri, ürenin konsantrasyonunu, balinaya su kazandıracak şekilde ayarlar.


Su ihtiyacına yönelik bir başka hassas ayar, dişi balinanın sütündeki yağ oranında ortaya çıkar. Anne balina yavrusunu peynir kıvamındaki çok yoğun bir sütle besler. Bu süt insan sütünden on kez daha yağlıdır. Sütün bu derece yağlı olmasının birtakım kimyasal sebepleri vardır. Yağ, yavru tarafından vücuda alındıktan sonra işlenirken yan ürün olarak su açığa çıkar. Böylece anne, en az su kaybıyla yavrusunun su ihtiyacını gidermiş olur.

DERİN DENİZLERİN KARANLIKLARINDA BALİNALAR NASIL GÖRÜRLER?
Balinaların göz tasarımında ve haberleşme sistemlerinde de kompleks ayarlamalar mevcuttur. Balinaların gözleri, onları derinlerdeki basınca karşı koruyan sert bir tabakaya sahiptir. Ayrıca balinaların göz tasarımında kırılma indeksi, bir gösteri havuzunda suyun altından sıçrayan bir katil balinanın suyun seviyesinden altı metre yükseklikteki balığı mükemmel bir hassaslıkla yakalamasını mümkün kılar. Bunun yanısıra, balinanın gözleri, kafanın iki yanında bulunur, böylelikle akıntılara karşı korunmuş olur. Gözlerdeki çubuk hücreleri ile koni hücrelerinin oranındaki ayarlama sayesinde, ışığa olan hassasiyet renk ve diğer detaylara hassasiyete oranla fazladır. Bu oranın yanısıra gözlerde fosfor bulunması, diplerin karanlık ortamında görmelerini kolaylaştıran bir tasarımdır.

BALİNANIN BEYNİ VE İŞİTME DUYUSU
Balinaların yiyecek kaynakları ve birbirlerinin yerini belirlemede kullandıkları asıl algı görme değil, duymadır. Birçok balina deniz dibindeki karanlık bölgelerde bir tür doğal "sonar" sayesinde avlanır. Balinanın beyni, bilim adamlarınca henüz tam olarak anlaşılamayan bir şekilde, klik sesleri çıkarır. Objenin balinaya olan uzaklığı matematiksel bir hesaplama ile anlaşılır. Balinanın beyni, çıkardığı seslerin objeye çarpıp geri döndüğü hızı, bu iş için gerekli zamanla çarpar ve çarpımı ikiye böler. Elde edilen sonuç, objenin kendisine uzaklığıdır.

Üstelik balina ses dalgalarını, beyniyle belli bir noktaya odaklama ve bir ışık hüzmesi gibi gönderme yeteneğine de sahiptir. Geriye dönen dalgalar, hayvanın beyninde analiz edilir ve yorumlanır. Bu yorum, hayvana karşısındaki cismin biçimini, büyüklüğünü, hızını ve konumunu açıkça belli eder. Hayvanın kafatası yapısı, beyni bile tahrip edecek kadar sürekli ve şiddetli bir biçimde yaydığı ses bombardımanından korunmak için ses yalıtımlıdır. Bu canlılardaki sonik sistem inanılmaz derecede hassastır. Amerikan donanması teknolojisini geliştirmek için, deniz memelilerindeki sonar tasarımını taklit etmektedir.

Her biri yaratılış gerçeğinin delillerinden olan bu ayarlamalar, kara memelilerinde bulunmayan ve deniz memelisi olan balinalara özgü ayarlamalardır. Evrimciler bu mükemmel yapıların evrimle ortaya çıktığını iddia etmektedirler. Balinaları Allah'ın yaratmış olduğu gerçeğini inkar etmekte, balinanın, günün birinde denizde yaşamaya karar veren bir kara memelisinden hiçbir bilinci olmayan, rastlantısal mutasyon ve doğal seleksiyon mekanizmalarıyla evrimleşmesi sonucu ortaya çıktığını savunmaktadırlar. Elbette ki bu iddialar, cevaplanması gereken ve evrimcileri açmaza sokan soruları da beraberinde getirmektedir.

Hangi mutasyon balinanın sözde atası olan memelide bir sonar meydana getirebilir? Mutasyonların etkisi ve beynin balinanın yaşamı açısından önemi göz önüne alındığında, mutasyonların beyni tahrip edip balinayı sakat ya da ölü bırakacağı açıktır. Beyin bu rastlantısal süreçte tahrip olacağı yerde, nasıl olup da ses dalgaları üreten, bunları belli noktalara odaklayabilen ve objelerin yerini matematiksel hesaplamalarla belirleyen mükemmel bir sonar kazanabilir? Hangi mutasyonlar kara memelisinin ayaklarını yüzgeçlere çevirebilir ve tonlarca ağırlığı itebilen kuyruğu meydana getirebilir? Kuşkusuz bu sorular balinalardaki suyu verimli şekilde kullanmayı mümkün kılan sistemler, emzirme sistemi ve göz ve kulaklardaki basınca karşı korumalı sistemler hakkında da sorulabilir. Ancak evrimcilerin bu sorulara verebileceği hiçbir makul açıklama bulunmamaktadır.

Açıktır ki balinaların yaşayabilmesi için, ihtiyaç duydukları sistemlerin hepsinin aynı anda var olması gerekmektedir. Bu ise balinaların yaratıldığının açık delillerindendir. Allah balinaları mükemmel bir tasarıma sahip olarak yaratmıştır. Üstün güç sahibi olan Rabbimiz yarattıklarını koruyandır, bilendir.
BALİNALARIN BİLİNMEYEN BESLENME YÖNTEMLERİ
Çoğu zaman aksi düşünülse de kuzey kutbunun soğuk suları besin yönünden çok zengindir. Balinalar sıcak sulardan buraya özellikle göç ederler. Kutupta bulundukları sırada, özellikle “krill” denilen karidese benzer küçük balıkları yiyerek besin depolarlar.

Balinalar bir krill ya da balık sürüsü bulduklarında ortaklaşa hareket ederler. Balıklar bir tehlike anında yüzeyden derine kaçmaya başladıklarında, balinalar topluca daha derine dalarlar. Hemen sonra, balık sürüsünün altından, bir çember kafes oluşturacak şekilde hava kabarcıkları bırakmaya başlarlar. Böylece balık sürüsünün etrafında dağılıp kaçmalarını önleyen hava kabarcıklarından dairesel bir duvar oluşur. Çemberin tam ortasından yüzeye çıkmaya başlayan balinaların artık ağızlarını açmaları yeterlidir.

Balinalar bu planları ve ortaklaşa hareket etmeleri sayesinde balıkları kolayca avlarlar. Balinaların bu hayranlık uyandıran davranışlarının bir tek açıklaması vardır; o da, bu canlıların onları yaratan Yüce Allah'ın ilhamıyla hareket ettikleridir.
BALİNA YÜZGEÇLERİNDEKİ ÖZEL ŞEKLİN SIRRI NEDİR?
Latince adı Megaptera novaeangliae olan iri balinalar diğer balina türlerine göre son derece akrobatik hareketler yapmaları ile tanınırlar. Bu balinaların yüzgeçleri girinti ve çıkıntılardan oluşur. Yüzgeçlerin bu yapısının ne işe yaradığı önceleri anlaşılamıyordu. Yapılan araştırmalar bu özel yapının son derece özel bir yaratılışı ortaya koyduğunu gösterdi. Çünkü bu ilginç şekilli yapı, balinaya bilinen yüzgeç şeklinden daha verimli bir hareket imkanı sağlıyordu.

Günümüzde uçak kanatlarında kullanılan tasarımın pürüzsüz ve düzgün bir şekli vardır. Duke Üniversitesi araştırmacıları, bu balina türünün yüzgeçlerinden yola çıkarak şu ana kadar kullanılan tasarımlardan çok farklı yeni bir model oluşturdular. Mühendisler tırtıklı yapıların eklenmesiyle oluşturulan model ile tırtıkların olmadığı modelleri birbiri ile karşılaştırdılar. Tırtıklı kanatların durma açılarının tırtıksız kanatlara göre %40 daha iyi olduğu tespit edildi. Ayrıca havanın, tırtıklı yapıları %8 daha fazla kaldırdığı ortaya çıktı. Bir diğer avantaj ise geriye sürükleme kuvvetinin bu modelde %32 daha az olmasıydı. Araştırmayı yürüten bilim adamlarından L. E. Howle artan kaldırma kuvvetinin ve azalan geri itme kuvvetinin eşzamanlı olarak başarılmasının aerodinamik verimliliği artırdığını ifade etti.

Bilim adamları sistemin detaylarını incelediklerinde tırtıklı yapıların kanat üstünde dönen girdaplara sebep olduğunu tespit ettiler. Bu girdaplar, kanadın üstündeki havanın dağılıp arka tarafa gitmeden kanatlardan uzaklaşmasını engelliyor. Bu ise uçağın daha dik açılarda durmasını ve daha yüksek kaldırma kuvvetine sahip olmasını sağlıyor. Bütün bu teknik ayrıntılar göstermektedir ki balinaların diğer tüm özellikleri gibi yüzgeçlerindeki tırtıklar da rastgele tesadüflerin eseri olamaz. Doğadaki her detay gibi bunlar da göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Yaratıcısı, alemlerin Rabbi olan Allah’ın eseridir.
ÇOK AMAÇLI KULLANILABİLEN BALİNA YAĞI
Yunus ve balinaların vücutları yağ tabakası ile kaplıdır. Bu tabaka balinalara nefes almaları için yüzeye çıkabilmelerini sağlayan doğal bir şamandıra görevi görür. Aynı zamanda bu sıcakkanlı memeliyi okyanusun soğuk sularından korur. Balina yağının bir başka özelliği ise şeker ve proteine nazaran iki ile üç kat daha fazla enerji vermesidir. Balina, binlerce kilometre yol katettiği ve yeteri kadar beslenemediği uzun göçlerde ihtiyaç duyduğu enerjiyi vücudundaki bu yağdan temin eder.

Bunun yanı sıra balina yağı lastik gibi esnek bir malzemeden oluşur. Balina kuyruğunu suya her vurduğunda kuyruğu önce sıkışır, sonra genleşerek eski halini alır. İşte bu özellik balinaya hem ekstra bir hız kazandırır hem de uzun yolculuklarda %20 enerji tasarrufu sağlar. Balina yağı tüm bu özelliklerinden ötürü, bilinen en çok fonksiyona sahip malzeme olarak kabul edilmektedir.

Balina yağı balinalarda yüzyıllardır var olan bir maddedir. Ancak bu yağın bir ağ gibi birbirine geçen kolajen liflerden oluştuğu yakın bir zamanda keşfedilebilmiştir. Bilim adamları bu yağ-kompozit karışımının işlevlerini anlamak için halen çalışmalar yapmaktadırlar. Şu ana kadar edindikleri bilgiler bile, sentetik malzeme üretiminde son derece faydalı olmuştur. Doğadaki canlılardaki özellikler bilim adamlarına örnek olmakta ve Allah'ın üstün yaratmasını kanıtlamaktadırlar.
DERİN DENİZLERİN DALGIÇLARI:GAGALI BALİNALAR
Haklarında az sayıda bilgi bulunan ve bu nedenle farklı özellikleri ile çeşitli araştırmalara konu olan gagalı balinaların, bütün hava soluyan canlı türlerinden daha derin ve uzun süreli dalışlar yaptıkları ortaya çıkmıştır. Bilim adamlarının en çok dikkatlerini çeken nokta ise, yiyecek arama amacıyla gerçekleştirdikleri bu derin dalışları sırasında gagalı balinaların asla vurgun yememeleridir. Bu nedenle bu canlıların vurgun yemelerini önleyen yaratılış özellikleri, bilim dünyasında araştırılan önemli bir konu olmuştur.
DERİN DALIŞLARDAKİ EN BÜYÜK TEHLİKE: VURGUN
Dalgıçları denizde bekleyen en önemli tehlike vurgun yemektir. Çünkü insan vücudunun solunum ve dolaşım sistemi, Yüce Allah tarafından karaya uygun olarak yaratılmıştır. Rabbimiz tarafından belirlenmiş bir ölçüyle deniz seviyesinde bir atmosfer olarak belirlenen ve insan yaşamı için ideal olan hava basıncı, denizin içinde, derine doğru gittikçe, her 10 metrede bir atmosfer daha artar. Örneğin 30 metre derinlikte su basıncı üç atmosferdir, yani bu derinlikteki bir dalgıcın vücudunun her santimetrekaresine suyun yaptığı basınç, yüzeye oranla üç kat fazladır.
İnsan hiçbir gereç kullanmadan 30m. derinliğe indiğinde;
*Akciğer kapasitesi dörtte birine düşer,
*Kan basıncı artar,
*Vücut ısısı düştüğünden, kalbin atış hızı artar,
*Bilinç bulanıklaşır.
Bu nedenle yardımcı gereç kullanmadan 30 metrenin altına inmek tehlikelidir. Gagalı balinalar ise 30–80 metre derinliklere tekrarlanan dalışlar yaparlar. Normalde akciğerleri ile solunum yaptıkları için sık tekrarlanan bu dalışlar sırasında vurgun yemeleri gerekirdi. Ancak bu canlılar için böyle bir risk söz konusu olmadığı gibi maksimum 85 dakikalık sürelerle 1900 metre derinliklere de dalabilirler. 1900 metre, hava-soluyan memeliler arasında şimdiye kadar gözlemlenen en derin ve uzun süreli rekor dalıştır.
GAGALI BALİNALAR DALGIÇLARIN BİLGİSİNE SAHİP
Gagalı balinalar rekor düzeydeki dalışlarını gerçekleştirdikten sonra bu derin mesafeden yukarıya doğru ani bir çıkış yapmamakta tam aksine nefes almak için deniz yüzeyine çok yavaş yüzerek çıkmaktadırlar. Peki, bu canlıların yavaş hareketlerle yüzeye çıkmasındaki sebep nedir? Balinaların bu şekilde davranmalarının tek bir nedeni vardır. Vurgundan korunmak. Çünkü vurgun yemenin en önemli nedeni, yüzeye hızlı olarak çıkmaya çalışmaktır.
NEDEN SU YÜZEYİNE YAVAŞ HAREKETLERLE ÇIKMAK GEREKİR?

Havadaki en yüksek oranda (%78) bulunan azot (Nitrojen – N2) gazı, basınç altında ve zamana bağlı olarak solunduğu zaman sıvılaşarak kana karışır. Bu gaz, oksijen gibi kullanılan bir gaz değildir. Dalıştan çıkarken bu gazın yeniden solunum yoluyla atılmasına zaman tanımak gerekir. Derinde dış basıncın yüksek olmasından dolayı tüpten solunan havanın içindeki oksijen ve azot gibi gazlar, dokulara daha küçülmüş bir hacimle dağılırlar. Eğer su yüzeyine süratle çıkılırsa, basıncın azalmasıyla bu gazlar da süratle genleşir. Bu yüzden dalgıçlar çıkışlarını yavaş yavaş (10 m/dk. hızda - son 10 m. 6 m/dk.) yaparlar.
GAGALI BALİNALARIN VURGUNU ÖNLEYEN YARATILIŞ ÖZELLİKLERİ
Gagalı balinaların akciğerleri, denizin derinliklerindeki basınca uygun olarak yaratılmıştır. Balinanın dalışa geçmeden önce suyun yüzüne çıkarak aldığı havanın içindeki oksijen ve azot gibi gazlar derin dalışlar sırasında dokulara daha küçülmüş bir hacimle dağılırlar, fakat yukarı çıkarken bu gazlar damarlarda süratle genleşir. İşte bu esnada akciğerler büzüşerek gazın özellikle de azotun kana karışmasını engelleyerek balinanın vurgun yeme riskini ortadan kaldırır. Akciğerlerin sahip olduğu bu özellik, kuşkusuz Yüce Allah’ın üstün yaratışının bir delilidir. Nitekim Yüce Allah'ın bu kusursuz yaratma gücü ve sanatı, bir Kuran ayetinde şöyle haber verilir:
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
DERİNDEN SÜRATLE ÇIKIŞ YAPILDIĞINDA İNSAN VÜCUDU NASIL TEPKİ VERİR?
*Süratle çıkış yapan bir dalgıcın kanında sıvı halde bulunan azot, ani basınç değişimiyle gaz haline dönüşür. Bu çalkalanmış bir gazoz şişesinin hızlıca açılması ile gazozun köpürmesine benzetilebilir.

* Gaz haline dönüşmüş azot molekülleri bir araya gelerek eklemlerde, damarlarda kalp, beyin gibi hayati organlarda tıkanıklıklara sebep olurlar.

* Vücut içinde oluşan tıkanıklıklar, hastalığın şiddetine göre ağrı, sızı, damar tıkanıklığı, akciğer yırtılması ve felç gibi ölüme kadar uzanan sonuçlar oluşturabilir.


Tüm bu risklerden dolayı dalgıçlar vurgun tehlikesine karşı uyulması gereken temel dalış kuralları ve güvenlik limitleri ile ilgili oldukça kapsamlı bir eğitim alırlar. Gagalı balinalar ise vurgun yememek için ne yapmaları gerektiği konusunda hiçbir eğitim almamışlardır. Ancak hızlı çıkış yaparlarsa vurgun yiyeceklerini adeta “bilirler”. Kuşkusuz aklı ve şuuru olmayan bir canlının kendiliğinden vurguna karşı önlemler alması mümkün değildir. Bu canlıya kendini korumak için gerekli önlemleri almasını ilham eden Yüce Allah’tır. Casiye Suresi'nde Yüce Allah, canlıların sahip olduğu bu mucizevi özellikler üzerinde düşünülmesi gerektiğini şöyle bildirmiştir:

“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 4)

GAGALI BALİNALAR DARWİN’İN İDDİALARINI ÇÜRÜTÜYOR
Gagalı balinaların dalışları, bir dalgıç gibi vurgundan korunmayı bilmeleri, akciğerlerinin sahip olduğu özel sistem Darwin’in, "Bir ayı cinsinin doğal seleksiyon yoluyla giderek daha fazla suda yaşamaya uygun özellikler elde etmesinde, giderek daha büyük ağızlara sahip olmasında ve sonunda bu canlının dev bir balinaya dönüşmesinde hiçbir zorluk göremiyorum" (Loren Eiseley, The Immense Journey, Vintage Books, 1958, s. 186) sözleri ile elbette açıklanamaz. Hiçbir dalgıç dalma konusunda elde ettiği deneyimleri genlerine işleyip doğduğu andan itibaren çocuğunun bu bilgi donanımına sahip olmasını sağlayamaz. Mutlaka bunları ona öğretmesi gerekir. Oysa gagalı balinaların yavruları doğdukları andan itibaren dalma ile ilgili tüm bilgilere sahiptirler. Çünkü bu canlılar evrimsel bir süreç sonucunda bu bilgileri kazanmamışlardır. Sonuçları hep zararlı olan mutasyonların bir ayıyı son derece bilgili bir dalgıç haline getirmeyeceği de bir gerçektir. Gagalı balinaların Darwin'in iddia ettiği gibi başka bir canlıdan türemeleri, kesinlikle mümkün değildir. Çünkü gagalı balinalar Yüce Allah tarafından bu özelliklere sahip olarak yaratılmışlardır ve ortaya çıktıkları zamandan bu güne kadar hiç değişmeden Yüce Allah’ın ilhamıyla varlıklarını sürdürmektedirler.
“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)